Artık Anadolu'da başlayan Millî Mücadele,liderini bulmuş, dağınık ve bölgesel mukavemetler bir bayrak altında toplanmaya başlamıştı. Bunun ilk örneğini 22 Haziran 1919'da Mustafa Kemal imzasıyla Amasya'dan bütün memlekete duyurulan bir tamimde görüyoruz. Bu genelgede kutsal bir ses işitiliyordu: "Vatanın bütünlüğü, milletin istiklâli tehlikededir. Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır". Bu cümleler Milli Mücadele'nin örgütlü olarak fiilen başladığının onun imzası ile bütün cihana ılânı idi. Bu genelge diğer bir maddesiyle beliren millî tehlike karşısında izlenecek ilk yolu da belirtiyordu: "Her vilâyetten seçilecek milletin güvenini kazanmış delegelerle, Anadolu'nun en emin yeri olan Sivas'ta derhal bir millî kongre toplanacaktır".
Mustafa Kemal Paşa, Amasya Tamimi adıyla ünlü bu genelgesini yaptıktan sonra
Erzurum'a geçmek üzere 27 Haziran 1919'da halkın sevinç gösterileri arasında
Sivas'a geldi. Şehirde kaldığı 1 günlük süre içinde, Erzurum Kongresi'ni
takiben Sivas'ta yapılacak Kongre için ilgililere gerekli direktifleri
vererek Erzurum'a hareket etti. Atatürk, 3 Temmuz 1919 günü Erzurum'a geldi.
Kendisi der ki "Benim Erzurum'a gelişim, bütün milletin ateşten bir çember
içine alınmış olduğu bir zamana tesadüf etti. Bütün millet bu çemberin
içinden nasıl çıkılacağını düşünmekte idi".15 Ilıca önlerinde Erzurumlular
tarafından coşkun bir şekilde karşılandığı zaman Çukurova da muhacir olarak
bulunup Erzurum'a dönen ihtiyar Mevlüt Ağa i1e aralarında geçen konuşma, bu
ateşten çember içinden mutlaka çıkılması gerektiği fikrini Atatürk'te daha
da perçinledi. İhtiyar, fakat dinç Mevlüt Ağa'ya Mustafa Kemal Paşa sordu: -
Çukurova gibi verimli bir memleketten niye döndün? Yoksa geçinemedin mi?
Mevlût Ağa derhal cevap verdi: - Hayır Paşam, geçimimiz çok rahattı. Son
günlerde işittim ki İstanbul'daki ırzıkırıklar, bizim Erzurum'u Ermenilere
vereceklermiş. Geldim ki göreyim, bu namertler kimin malını kime veriyorlar?
Bu
sözler, milletle beraber, millet için çalışmak üzere Erzurum' a gelen
Mustafa Kemal Paşa'yı çok duygulandırmış, gözlerini
yaşarmıştı.Etrafındakilere döndü ve : -"Bu milletle neler yapılmaz.
Atatürk, Erzurum'a gelişinden 5 gün sonra,8/9 Temmuz 1919'da "Sine-i
millette bir ferd-i mücahit olarak çalışmak üzere çok sevdiği askerlik
mesleğinden ve görevinden istifa etti. Artık bir millet ferdi olarak,
milletten kuvvet, kudret ve ilham alarak tarihi vazifesine devam ediyordu.
Askerlikten istifasını takiben Erzurumluların isteği üzerine Vilâyat-ı
Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti Erzurum şubesinin Heyet-i Faale
başkanlığına getirildi. Cemiyet,o günlerde daha evvelce alınan bir karar
gereğince doğu illerini kapsayan bir kongrenin hazırlıkları içinde idi.
Mustafa Kemal'in Heyet-i Faale reisi olarak bu kongreye iştiraki mümkündü;
fakat o, bu kongreye özellikle Erzurum'dan üye olarak iştirak etmek
istiyordu. Ne çare ki Erzurum üyeleri evvelce seçilmişti; ama buna da Bir
çözüm bulundu. Erzurum'un iki değerli evlâdı, Kâzım Yurdalan ve Cevat
Dursunoğlu Erzurum üyeliğinden istifa etmek suretiyle yerlerini Mustafa
Kemal ve Rauf Bey'e bıraktılar. Bu suretle Mustafa Kemal Paşa'nın kongreye
girişi meşruluk kazandı.
Erzurum Kongresi,23 Temmuz 1919'da tek katlı bir ilkokul salonunda 62
delegenin iştirakiyle toplanmıştı. Kongre bir kurucu meclis gibi çalışarak
14 gün devam etti ve 7 Ağustos 1919 da çalışmalarına son verdi. Kongreyi
geçici başkan olarak Erzurum delegelerinden Hoca Raif Efendi açmış,
delegelerin isim okunarak yoklaması yapıldıktan sonra başkanlık seçimine
geçilmişti. Yapılan oylamada Mustafa Kemal Paşa başkan seçildi.
Millî Mücadele'ye bayrak olan bir kongrenin Erzurum'da toplanışı bir
tesadüfün eseri değildi; Mondros Mütarekesi'nden sonra müdafaa şuurunun en
keskin bir şekilde meydana çıktığı bölgelerden biri Erzurum idi. Zira
Mütareke hükümlerine göre asırlarca şehit kanıyla sulanmış Erzurum
topraklarını da içine almak üzere bir Ermenistan kurulması isteniyordu. Bu
durum, bölgedeki millî birlik ve mukavemet şuurunu daha da bileyledi. Keza
Kongre'ye Doğu Karadeniz il ve kasabalarını temsil etmek üzere 17 delege ile
iştirak eden Trabzon'da da Pontus tehlikesi vardı. Bölge Rumları, Mondros
Mütarekesi'nden faydalanarak Doğu Karadenız şehirlerini kapsayacak bir
Pontus Rum Devleti kurma hayali içindeydiler. Bu bakımdan Doğu Anadolu
şehirleri ile tehlike müşterekti.
Erzurum
Kongresi güç şartlar altında toplanıyordu. Çünkü Kongre üyelerinin
vilâyetlerce gerek seçiminde, gerekse seçilenlerin Kongre'ye gönderilmesinde
büyük güçlükler çıkarılıyordu. Mülkî âmirlerin büyük kısmı, İstanbul
Hükûmetinin baskısı ile delegeleri korkutuyorlar, yola çıkmalarını
engelliyorlar, hatta bazı vilâyetler kesin olarak delege göndermemekte
direniyorlardı. Elâzığ, Diyarbakır ve Mardin illerinden seçilen üyeler
valilik baskısı sebebiyle yola çıkmaktan alıkonulmuşlar, dolayısıyla
Kongre'ye iştirak edememişlerdi. Bu sebeple Kongre'nin toplanabilmesi için
Müdafa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti Erzurum şubesinin gayretleri yanında
Mustafa Kemal Paşa tarafından da ciddî teşebbüslerde bulunmak icap etti.
Vilâyetlerin herbirine açık telgraflar gönderilmekle beraber, bir taraftan
da şifre telgraflarla valilere, komutanlara gerektiği şekilde tebligatta
bulunuldu. Nihayet yeteri kadar temsilci getirtilip Kongre'yi toplamaya
muvaffak olundu. |