İşte bu şartların oluşturduğu hava içinde gerçekleştirilen Erzurum Kongresi, Vilâyat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti Erzurum Şubesi ile Trabzon Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti'nin müştereken hazırladığı bir Kongre idi. O günkü mülkî taksimatta Trabzon'un kapsadığı Doğu Karadeniz il ve il elerinden 17, Erzurum un kapsadığı il ve ilçelerden 25, Sivas'ın kapsadığı il ve ilçelerden 14, Bitlis'ten 4 ve Van'dan 2 delegenin iştiraki ile toplam 62 üye ile toplanmıştı. Bugünkü idarî taksimat gözönüne alındığı takdirde 30'a yakın Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz illerini ve bunların ilçelerini kapsamaktadır.
Erzurum Kongresi'nin toplanışı ve çalışmalarına başlamasıyla İstanbul da
Saray ve Hükûmet tarafından, Anadolu'da yükselen bu kurtuluş sesini boğmak
için yoğun bir faaliyet başladı. Ajanslarla Mustafa Kemal'in devlete
başkaldıran bir asi olduğu, Erzurum Kongresi'nin kanunsuz toplandığı ilân
edildi. Mustafa Kemal Paşayı tutuklamak için her türlü tedbire başvuruldu.
İstanbul Hükûmeti, Erzurum Kongresi'nin dağılmasını, Kongre ye katılanların
yakalanarak İstanbul Divan-ı Harbine sevklerini emretti ise de millet
fertlerini saran o zamanki millî hava içinde hiçbir makam bu emri yerine
getirmeye teşebbüs edemedi.
İşte bu derece güç şartlar içinde gerçek bir vatan aşkıyla her türlü
tehlikeyi göze alarak toplanan Erzurum Kongresi Türk tarihinde önemli bir
dönüm noktası oldu. Türk Kurtuluş Savaşı' nın ilk temelleri bu Kongre'de
atılmış, alınan tarihî kararlar Millî Mücadele'nin temel kurallarını
oluşturmuştu. Erzurum Kongresi kararları şu şekilde özetlenebilir: 1- Doğu
illeri ile Trabzon ve Canik sancağı hiçbir sebep ve bahane ile Osmanlı
topluluğundan ayrılması mümkün olmayan bir bütündür.
Bu
demekti ki ne doğu illeri Ermenistan sevdasıyla, ne Karadeniz illeri Pontus
hulyasıyla anavatandan ayrılamayacaktır. Bu karar, vatanı ve milleti bölmek
isteyenlere karşı ilk esaslı ihtardı. 2- Her türlü yabancı işgal ve
müdahalesine karşı, millet birlik olarak kendisini müdafaa ve mukavemet
edecektir.
Bu
madde ile milletin, her türlü işgal ve müdahaleyi kesin olarak reddettiği,
birlik halinde direneceği bildiriliyordu. Vatan topraklarına yönelik hiçbir
işgal ve müdahale, karşılıksız kalmayacaktı. Millet işgal ve istilâyı birlik
halinde püskürtmeye kararlıydı. 3- Vatanın ve istiklâlin muhafaza ve
teminine İstanbul Hükûmeti muktedir olamadığı takdirde, gayeyi temin için
Anadolu'da geçici bir hükûmet kurulacaktır.
İstanbul Hükûmetinin hali ve tutumu belliydi; güçsüz ve beceriksizdi.
Memleketi Mondros Mütarekesi ile kayıtsız şartsız galip devletlere teslim
etmişti. Ülkeyi uçurumun kenarından ancak ve ancak millî iradeye dayanan bir
hükûmet kurtarabilirdi; bu mutlaka gerçekleştirilecekti. Esasen Erzurum
Kongresi bu amaca yönelik ilk adımdı. 4- Kuva- i Milliyeyi amil ve irade-i
mılliyeyi hâkim kılmak esastır.
Kuva-yi Milliyeden kasdedilen millî kuvvetler, milletin bağrından çıkacak
millî bir ordu idi. Bu ordu, milletin kutsal gayesi uğrunda Milletin arzu ve
eğilimleri yönünde mutlaka zafere ulaşacaktı. Milli iradeyi hakim kılmak
aynı zamanda demokratik bir esastı. Bu esasta Cumhuriyet rejiminin ilk
kıvılcımlarını sezmemek mümkün değildi. 5- Hıristiyan azınlıklara siyasî
hakimiyet ve sosyal dengemizi bozan imtiyazlar verilemez.
Memleketteki azınlıklar yer yer siyasî egemenlik davasına
kalkışmıştı. Memleket bütünlüğünü bozucu, vatanı parçalayıcı bu gibi
davranışlara imkân verilmeyecekti. Azınlıklara sosyal dengemizi bozan
ekonomik, hukuksal ve kültürel -her ne çeşit olursa olsun- ayrıcalıklar ve
üstünlükler tanınmayacaktı.
6- Manda ve himaye kabul olunamaz.
Türk milleti her şeyi göze alarak istiklâli
için silâha sarılmıştı. Hiç kimseden lûtuf ve yardım beklemiyordu; yabancı
devletlerden merhamet istemiyordu. Her ne pahasına olursa olsun istiklâl
mutlaka gerçekleşecekti. Parola "Ya istiklâl ya ölüm" idi. 7- Millı
Meclis'in derhal toplanmasına ve hükûmet işlerinin meclisin denetimi altında
yürütülmesine çalışılacaktır.
MilletılMe evletlerinin baskısı ve Padişah
fermanı ile kapatılmış olan clısı derhal toplanmalı, hıikûmetin millet ve
memleketin mukadderatı ile ilgili vereceği her türlü karar böyle bir
meclisin denetiminden geçirilmeliydi. Hükûmet kararları ancak bu şekilde
meşruluk kazanacaktı. 8- Milletimiz insanî ve asrî gayeleri tebcil, fennî,
sınaî ve iktisadî hal ve ihtiyacımızı takdir eder.
Bu cümle ile Türk milletinin yeniliklere açık
ruhu belirtiliyordu. Denilmek isteniyordır ki Türk milleti insanî ve uygar
amaçların değerini bilen ve kavrayan bir millettir. Nitekim Atatürk milletin
çehresini değiştiren büyük inkılâplara başladığı zaman "yaptığımız ve
yapmakta olduğumuz inkılâpların gayesi, milletimizi her bakımdan uygar bir
toplum haline getirmektir. İnkılâplarmızın temel kuralı budur", diyecekti.
Kararda geçen "Milletimiz fennî. sınaî ve iktisadî hal ve ihtiyacımızı
takdir eder" ifadesinde de harap bir memleketi bayındır hale getirmek için
gelecekte gerçekleştirilecek kalkınma hamlelerine işaret edilmekte idi.
Erzurum Kongresi, memleketin bütününü ilgilendiren bu tarihî
kararlarıyla bölgesel bir kongre olmaktan çıkmış, kendisinden sonra
gelişecek tüm olayları büyük ölçüde etkilemişti.
Zira Sivas Kongresi kararları,
Erzurum Kongresi kararlarına dayandı. Misak-ı Millî'nin esasında Erzurum
Kongresi kararları yer aldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin toplanış ve
açılış gerekçesi Erzurum Kongresi kararlarına oturtuldu. Mudanya ve Lozan
antlaşmalarının bağımsızlığı savunan ruhu; ilhamını Erzurum Kongresi
kararlarından aldı. Cumhuriyet rejiminin ruhu, irade-i milliyeyi hâkim
kılmak esasında toplandı. Ve nihayet "Milletimiz insanî ve asrî gayeleri
tebcil eder" cümlesiyle Atatürk inkılâplarının ilk kıvılcımları Erzurum
Kongresi'nde parıldadı.
Sonuçları bakımından bu derece önem taşıyan Erzurum Kongresi için Mustafa
Kemal Paşa, kapanış konuşmasında "Tarih, bu Kongremizi şüphesiz ender ve
büyük bir eser olarak kaydedecektir" ifadesini kullandı.
Erzurum Kongresi, 7 Ağustos 1919 günü -kendisi adına bü- tün yetkileri
kullanacak- 9 kişilik bir Heyet-i Temsiliye seçerek çalışmalarına son verdi.
Şimdi Heyet-i Temsiliye'yi ve onun başkanını büyük bir görev bekliyordu.
Erzurum Kongresi'nde parlayan kıvılcımı söndürmemek, Sivas'ta onu meş'ale
haline getirerek millî kurtuluşa daha emin adımlarla yürümek gerekiyordu. Bu
sebepledir ki Mustafa Kemal Paşa, doğu illerinin mukadderatı için toplanan
Erzurum Kongresi'ni -gayesini daha da genişleterek- bu amaca yöneltmek
istedi. Bu sebepledir ki Erzurum Kongresi'ni Sivas Kongresi'ne bağlayarak
Millî Mücadele'ye memleket yüzeyinde genişlik kazandırdı.
Sivas Kongresi günlerinde de memleketin içinde bulunduğu ağır mütareke
şartları bütün acılığı ile devam ediyordu. Mondros Mütarekesi'nin milletimiz
aleyhirıe haksız ve insafsız bir şekilde uygulanması, İzmir'e çıkmış olan
Yunanlıların İtilâf devletlerinden aldığı cüretle Anadolu'nun içine doğru
ilerlemesi, çeşitli şehirlerimizin işgali Sivas Kongresi günlerinde de
birbirini izledi. İşte böyle bir hava içinde Mustafa Kemal Paşa, bir kısım
Heyet-i Temsiliye üyeleriyle beraber Sivas Kongresi'ne iştirak etmek üzere 2
Eylül 1919'da Erzurum'dan Sivas'a geldi. Sivas, Millî Mücadele liderini
emsalsiz sevgi gösterileri ve coşkıın bir sevinçle karşıladı.
Sivas Kongresi, 4 Eylül 1919 günü o zamanlar "Mekteb-i Sultanî" olarak
kullanılan bir binanın salonunda, 38 delegenin iştiraki ile toplandı. Kongre
8 gün devam etti ve 11 Eylül 1919'da Heyet-i Temsiliye seçimini takiben bir
beyanname yayımlayarak çalışmalarına son verdi. İlk oturumda yapılan
oylamada Mustafa Kemal Paşa. başkan seçildi.
Erzurum Kongresi'ni takiben bütün memleketi temsil eden böylesine önemli bir
Kongre'nin özellikle Sivas'ta toplanışı, şehrin stratejik durumu ile ilgili
idi. Anadolu'nun ortasında yer alan bu şehrimiz -mütareke şartları gereğince
İtilâf devletlerini temsilen bazı subaylar bulunmasına rağmen- işgal altında
değildi. Ulaşım bakırrıından Anadolu yollarının birleştiği bir kavşak
durumunda idi: o günkü imkânların elverdiği ölçüde çeşitli Anadolu
şehirlerine şu veya bu şekilde bağlanabiliyordu. Her ne kadar Fransızlar
Adana üzerinden, İngilizler Samsun'dan şehri işgal tehdidinde bulunuyorlarsa
da Mustafa Kemal Paşa, böyle bir işgalin düşmana çok pahalıya mal olacağını
hesaplıyordu. Bütün bu avantajları yanında Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Sivas
Şubesi ,şehirde oldukça iyi teşkilâtlanmıştı.
İşte bu şartların oluşturduğu hava içinde gerçekleşen Sivas Kongresi
doğrudan doğruya Mustafa Kemal'in çağrısı üzerine toplanmış , bir millî
kongredir. Kongre nin 38 üyesinden 31'ini Batı ve Orta Anadolu illerinden
gelen üyeler, 7'sini ise Doğu Anadolu illerini temsilen Erzurum Kongresi'nce
seçilen Heyet-i Temsiliye oluşturmuştu. Böylece Batı ve Orta Anadolu
illerinden seçilen delegelerle Doğu illerini temsilen gelen Heyet-i
Temsiliye, Sivas Kongresi'ne memleket çapında bir genişlik ve bütünlük
kazandırdı
Tarihî bir gerçek olarak belirtmek gerekir ki Sivas Kongresi'nin toplanışı
sırasında da Erzurum Kongresi'nde olduğu gibi İstanbul Hükûmeti ve
idarecileri büyük engeller çıkardılar. Bu sebepledir ki Ankara ve diğer bazı
şehirlerimizden valilik baskısı ile delege seçilemedi. Bazı vilâyetlerden
seçilen delegeler de aynı baskı nedeniyle yola çıkmaktan alıkonuldu,
dolayısıyla Kongre'ye iştirak edemedi.
Sivas Kongresi'nin toplanı`ırıaması için Sivas'ta bulunan Fransız Jandarma
Müfettişi Brüno da baskı yaptı. Vali Reşit Paşa ile görüşerek böyle bir
Kongre gerçekleştiği takdirde Sivas'ın işgal edileceğini ve Kongre'nin
dağıtılacağını bildirdi. İngilizler de Samsun üzerinden Sivas'ı işgal
edecekleri tehdidinde bulundular. Fakat Mustafa Kemal'in her güçlüğü aşan
azmi önünde, bütün bu tehditler sonuçsuz kaldı.
İstanbul Hükûmeti Erzurum Kongresi'nde yaptığı gibi Sivas Kongresi sırasında
da bütün gücüyle Mustafa Kemal'i tevkife yönelmişti. Anadolu'nun hemen her
valisine telgraflar çekilerek Mustafa Kemal'in ne pahasına olursa olsun
tutuklanarak İstanbul'a gönderilmesi isteniyordu. Bunu gerçekleştirmek üzere
valiliklere, mutasarrıflıklara yeni atamalar yapıldı. Fakat hiçbir idareci,
şahlanan millî irade ve miUî hava içinde İstanbul Hükûmetinin isteklerini
yerine getirmek cesaretini gösteremedi.
Sivas Kongresi'nin diğer bir özelliği de delegelerin vatanın kurtuluşu ve
milletin mutluluğundan başka hiçbir kişisel maksat izlemeyeceklerine, mevcut
siyasî partilerden hiçbirinin amaçlanna hizmet etmeyeceklerine dair
Kongre'de yemin etmeleri olmuştu. Bu suretle Millî Mücadele'nin hiçbir
siyasî parti adına yapılmadığı, tamamen milleti ve memleketi kurtarma
amacına yönelik bir hareket olduğu açıkça belirtilmiş oluyordu. Sivas
Kongresi kararları şu şekilde özetlenebilir: 1- Millî sınırlar içinde
bulunan vatan parçaları bir bütündür; birbirinden ayrılamaz. |